Bir Oyun, Bir Kitap, Bir Varsayım: Kürklü Venüs

Tuğsan Ünlü aracılığıyla

Yazara mail göndermek için tıklayın!

2013 senesinde Wolfgang Borchert’in Kapıların Dışında, 2014 senesinde Ariel Dorfman’ın Karanlığın Ötesinden Gelen Sesler ve 2016 senesinde Roland Topor’un Joko’nun Doğum Günü oyunlarını sahneye koyan Yolcu Tiyatro, 2017 senesinin son günlerinden bu yana ise David Ives’ın, Leopold von Sacher-Masoch’un aynı adlı romanından uyarladığı Kürklü Venüs oyununu tiyatro izleyicisiyle buluşturuyor.

Yolcu Tiyatro’nun ilk üç oyununu yöneten Ersin Umut Güler, Kürklü Venüs’ün de yönetmenliğini üstleniyor. Aynı zamanda Pervin Bağdat ile birlikte oyunun rollerini paylaşıyorlar. Oyunun çevirisi ise Şafak Özen’e ait.

Yönetmen Thomas Novachek’in pek de iyi geçmeyen bir gününün akşamında başlıyor oyun. Kürklü Venüs romanından uyarladığı oyunundaki Vanda rolü için gün boyunca farklı oyuncularla seçmeler yapmış ama bir türlü aradığı oyuncuyu bulamamış Novachek, artık umutsuzca evine dönmeye hazırlanırken çıkıyor izleyici karşısına ilk olarak. Derken, telaşlı tavırlarından seçmelere gecikmiş olduğu anlaşılan, oyundaki karakterle adaş, Vanda Jordan giriyor sahneye. İlk bakışta kılığı kıyafeti ve diliyle Novachek üzerinde müspet bir intiba bırakmayan kadın, yönetmenin kendisine bir şans vermesi için dil dökmeye başlıyor. Novachek nihayetinde kadının ısrarlarına dayanamıyor ve ayaküstü bir seçme yapmayı lütfen kabul ediyor. Yönetmenin dönüşümü ve bastırılmış olanı faş etme süreci de bu kabulle birlikte başlamış oluyor.

Ersin Umut Güler ve Pervin Bağdat, yönetmen ve oyuncu arasındaki seçme hasebiyle Kürklü Venüs’ün başkarakterleri Severin ve Vanda’yı oynuyorlar. Olay örgüsü bakımından çok katmanlı ve birden fazla koldan devam eden bir oyun Kürklü Venüs. Oyun süresince yönetmen ve oyuncu, Severin ve Vanda, yönetmen ve sevgilisi, Vanda ve yönetmenin sevgilisi arasındaki bağıntılar izleyiciyi meraklandırarak türlü tahminlerde bulunmaya teşvik ediyor. İç içe geçmiş hikâyede aslında oyuncular birden fazla rol oynuyorlar. Sahnedeki oyuncu adayı Vanda ile romandaki Vanda, keza sahnedeki yönetmen Novachek ile romandaki Severin, aynı oyuncuların oynadığı ayrıksı karakterler hâlini alıyor bir süre sonra. Karakterler arasındaki bu ani geçişler, izleyiciye aynı anda iki oyun izletmekten ziyade, bir matruşka gibi birbirinden teşekkül sekanslar sunuyor.

“Kolayca açıklanabiliyoruz ama kolayca anlaşılamıyoruz.”

Bir Kitap: Leopold von Sacher-Masoch – Kürklü Venüs [1]

David Ives’ın oyunu yazmasına rehberlik eden asıl metin, Leopold von Sacher-Masoch’un Kürklü Venüs romanı. Romanıyla, kendine çektirilen acıdan haz alma konusuna ilk defa bu kadar yoğun bir şekilde eğilen Masoch, aynı zamanda ismiyle müsemma mazoşizm kavramını psikoloji literatürüne kazandıran kişi olarak görülüyor.

Metninin odağına aldığı Severin ve Vanda çifti etrafında şekillenen bir kadın erkek hikâyesi anlatıyor Masoch. Severin’in Vanda’ya karşı duyduğu yoğun sevgi, bir müddet sonra onun yanında birey olarak varlık gösterememesine neden oluyor. Vanda’nın isteklerini yerine getirmekten tarifsiz bir zevk alması, aralarındaki ilişkiyi iki tarafın da imzaladığı bir kölelik sözleşmesi ciddiyetine kadar vardırıyor. Başlarda Vanda’nın yalnızca Severin’in hoşuna gittiği için kabul ettiği kimi eylemler, sonraları kendi elinde gizil bir güce dönüşüyor ve Severin’in başlattığı bu oyuna dâhil olup ona hükmederken buluyor kendisini.

Masoch, Severin karakterinin mazoşizme –o zamanlar bu şekilde isimlendirilmeyen- olan eğilimini bir çocukluk anısıyla ilişkilendiriyor. Küçük yaşlarında başından geçen travmatik bir olaydan hatırında kalan kürk, ilerleyen yaşlarında onun için karşı konulamaz bir fetiş nesnesi hâline geliyor.

“Varoluşu sadece zevk değerli kılar. Kim zevk duyarsa yaşamdan ayrılması zor olur, kim acı ve yokluk çekerse ölümü bir dostu selamlar gibi selamlar.”

Bir Varsayım: Kolektif Çalışma

Oyun ve dolayısıyla kitap, toplumsal cinsiyete kadın erkek ilişkileri üzerinden, mazoşizmi bir aracı olarak kullanarak dokunuyor. Masoch’un ikili ilişkilerde kadını yüceltmesi ve her daim arzulanan olarak göstermesi, David Ives’in sözünü kuvvetlendirmek için erkek ve kadının konumlarını değiştirerek toplumsal normların sınırlarını zorlaması buna birkaç örnek yalnızca.

Yolcu Tiyatro’nun Kürklü Venüs’ü için mevcut hâliyle kolektif bir çalışmanın ürünü denilebilir. Leopold von Sacher-Masoch’un kaleme aldığı metin, David Ives’ın ellerinde bambaşka bir kurguya, bambaşka bir forma bürünmüş. Ersin Umut Güler ise metni iki kıymetli yazarın ellerinden alıp tiyatro sahnesine konuşlandırmış. Son kertede ortaya çıkan eser izleyicisine harikulade bir seyir zevki sunuyor. Fakat özellikle Kürklü Venüs gibi farklı disiplinlere temas eden oyunlarda izleyiciye de bir miktar görev düşüyor. En azından oyunun derdine azami ölçüde ortak olabilmek için. Bu yüzden Masoch’un metnini okuduktan sonra Yolcu Tiyatro’nun oyununu izlemenin sahnede görüleni anlamlandırmak adına ciddi bir faydası var.

[1] Sacher-Masoch, Leopold. Kürklü Venüs. Çev., Semih Uçar. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016.