Gazeteciler, Dünyayı Durdurdu

Yazıyor… Yazıyor… Gazeteci çocukların Pulitzer’a karşı nasıl kafa tuttuğunu yazıyor. ‘’Pardon. Ben de bir tane gazete alabilir miyim?’’ dediysem de 1899 yılındaki o gün, bir tane bile çocuk, bana gazete satmadı. Ben de o cesur çocukları, 1899 yılında bırakıp çaresizce günümüze döndüm. Onların sürükleyici ve çarpıcı direniş hikâyesini, heyecanla ritim tutarak izlemeye koyuldum.

Gasteciler orijinal adıyla ’’Newsies’’ ODTÜ Müzikal Topluluğu tarafından sahnelenmesinin yanı sıra topluluğun Türkçeye kazandırdığı ilk müzikal olma özelliğini taşıyor. Yalnız bu durumun kuru kuruya bir çeviriden çok daha fazlası olduğunu belirtmeliyim. Türkçenin tüm olanaklarını ustaca kullanarak metni yeniden şekillendirip yorumlamış çeviri ekibi. Bize has deyimlerin gün yüzüne çıkarılmasından tutun oldukça kıvrak zekâ ve ince espri anlayışı gerektiren repliklerine kadar her bir kelime özenle seçilmiş. Tıpkı şey gibi. Övbe övbe… Pardon, yeri burası değil sanırım. Lafın gerisini müzikalde kahkahayla dinleyebilirsiniz. Müzikalin hikâyesi ise şöyle: 1899 yılı Amerika’sındaki o gün, Jack ve diğer gazete satan çocuklar için açlık ve yoksullukla baş etmeye çalıştıkları sıradan bir gündür. Babaları sakatlandığı için para kazanma sorumluluğu kendilerine verilen Daisy ve kardeşinin de aralarına katılmasıyla ekip, son şeklini alır. Bu sırada gazete tirajlarının düşmesiyle yeni çözümler arayan Pulitzer, kendini kurtarmanın yolunu gazeteci çocukların yükünü ve yoksulluğunu arttırmakta bulmuştur. Gazeteci çocuklar için artık bıçak kemiğe dayanmış, geriye tek bir seçenek kalmıştır. Kocaman harflerle GREV. Jack’in kıvılcımı olduğu yangın, bütün ülkeye yayılır. Artık bu direnişe kayıtsız kalmak imkânsızdır.

Müzikalin hikâyesinin evrensel ve zamansız olma avantajını iyi kullanan topluluğun, hikâyeyi seyirciye her şeyiyle mükemmele yakın anlatması muhakkak özverili çalışmaların sonucu. Böyle olunca da başarı kaçınılmaz oluyor.

Öyle ki çıkışta oyunu beraber izlediğim kişilerden müzikali hazırlayanların profesyonel kişiler olduğu kanısına vardıklarını öğrendim. Bu izlenimden dolayı benim, izleyenlerin veya tüm ekibin oyundan mutlu ayrılmasının ötesinde ülkemizdeki tiyatro ve müzikal anlayışı için de çok umut verici. Çünkü düşük bütçelerle yaratıcılık ve emeğin birleşiminde neler yapılabileceğini gösterdi ODTÜ Müzikal Topluluğu.

Oyuncuların başarısı konusunda diyebileceklerim, her birinin ayrı ayrı muhteşem ve göz alıcı olduğu. Hem şarkı söyleyip hem dans edip üstüne üstün rolünün hakkını veriyor olmak… Birçok profesyonel oyuncunun bile altından kalkabileceği bir iş değil. Özellikle içlerinden birkaçının ışığı çok başkaydı. Medda Larkin karakteri ıslıklar eşliğinde coşkuyla alkışlandı. Allah’ım o nasıl bir ses ve nasıl bir seyirciyi kavrama yeteneğidir? Ondan aşağı kalmayan Katherine Plumber. Sesin ve uzaktan da olsa seçebildiğim mimiklerin, adeta bir Lois Lane izliyormuşçasına hafızamda yer edindi. Ses sisteminin azizliğine uğraman bile senden hiçbir şey eksiltememiş, aksine çıplak sesinin ne kadar güçlü olduğunu görmüş olduk. Daisy, Les adeta o yıllardan günümüze ışınlanmışlar. Crutchie, yetimhanedeki mektup sahnenle gönlümde yer ettiğini söyleyebilirim dostum. En iyi dostun… Belki de Kardeşin… Ve Jack. Hepimizin kalbindekini böylesine ete kemiğe büründürüp bize anlattığın için sana minnettarım. Bütün seyircilerin kahramanısın.

Müzikalin tasarım konusuna gelince düşük bütçeyle el yapımı ve sabahlayarak yapılan işlerden keyiflisi olamaz. En sevdiğim tarz. Basit ama etkili. Sade, yaratıcı ve pratik. Üstelik hikâyeye en iyi şekilde hizmet etmiş, onu parlatmış. Birbirleriyle uyum içinde. En önemlisi de karakterle birebir uyumlu. Tek sıkıntı -ki aslında en önemlisi- çelik strüktürden yapıların biraz dengesiz ve zayıf duruşuydu. Özellikle üzerine çıkıp dans edilen yerlerde sallanıyor olması beni oturduğum yerden tedirgin ettiği kadar oyuncuları da tedirgin etmiştir. Naçizane bir tavsiye, eğer dikey birimler birbirine kayıt geçilip bağlansaydı bu sorun çözülebilir daha sağlam olabilirdi. Emeği geçen herkesi çok tebrik ediyorum.

Gasteciler, şarkılarıyla, danslarıyla ve tüm atmosferiyle seyirciye çok şey katan, ufkunu genişleten bir müzikal. Özellikle de dünyada ne işler yapıldığını görmek adına da oldukça ilham verici. İzlemek isteyenler için 20-21 Mayıs’ta ODTÜ KKM’de tekrar sahnelenecek.

İyi seyirler.