Merhamet Kavramı Üzerine Bir Oyun – Reis Bey

Merhaba, yoldan geçerken gördüm bu oteli. İsmi Mesudiye Otel. Küçük ve şık bir yer. Sahibi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Uyanık ve boşboğaz birisi. Para için her şeyi yapar gibi bir hâli var. Kapıyı açıp otelin lobisine giriyorum içeride masalar, sandalyeler ve rahat koltuklar… Bir oda lazım bana. Yoldan geldim, bugün burada olanları anlatmak için geldim.

Reis Bey, evet bildiniz ağır ceza hâkimi olan adam. O da bu otelde kalıyormuş. Üstelik yıllardır. Evi yok, ailesi yok, bu dünyada hiçbir şeyi yok. Sadece burada bir odası ve işi. Her şeyi bu kadar. Merak ediyorum bu adamı. Çok güçlü bir duruşa sahip. Sanki hiçbir şey onu deviremez gibi. Uzun boyu, tok sesi ve ceset gibi soğuk yüzüyle lobiden geçtiğinde herkes ona bakıyor. Ben de bakıyorum. Merdivenleri emin adımlarla çıkıyor, kimseye selam vermeden ve kimsenin yüzüne bakmadan.

Çeşit çeşit insan geliyor buraya. Mesela konsomatris olduğunu bildiğim kadınlar, kızını aramak için köyden gelen babalar ya da oğlunu bir musibetten kurtarmak isteyen anneler… Aslında burada, bu otelde bir sürü hikâye var, bakmayı bilirseniz eğer.

Bugün size anlatacağım hikâye onunla ilgili: Reis Bey’le…

Geçenlerde bir cinayet işlendi, okumuşsunuzdur. “Nişantaşı Cinayeti” diye boy boy yazdı gazeteler. Biz de duyduk, bu oteldekilerle. Her gün konuştuk ister istemez. Olay çok ilginçti. Bir evlat para için annesini öldürmüş. Böyle söylediler bize. Davayı Reis Bey aldı, biz de katıldık dinlemeye. Suçlanan genci gördüm, garip bir hâli vardı. Annesini öldürmüş mü, öldürmemiş mi bilemem ama çok çaresiz görünüyordu. Omuzları çökmüş, kendini anlatmaya gücü kalmamış gibi bitik bir hâldeydi. Üzüldüm onun için. Ama Reis Bey yine çok soğukkanlıydı. Kararını da aynı soğukkanlılıkla verdi. “İdam!” dedi Reis Bey, merhamet ve vicdan olmadan.

Bir sabah astılar oğlanı. Kimseden çıt çıkmadı. Kuşlar bile kanat çırpmadı sanki o gün. Bir matem havası içinde geçti sonraki günler. Reis Bey hislerine ve aklına güvenerek vermişti bu kararı ama ya yanlış bir kararsa bu? Ya bu kez yanıldıysa? Nitekim öyle de oldu, aylar sonra gerçekleri öğrendiğimizde Reis Bey’e bir hâller oldu. Tanıyamaz olduk onu. Önce sustu konuşmadı, ardından bambaşka bir insan oldu. Merhametin idamlık olduğunu savunan adamın yerinde yeller esti durdu.

Reis Bey, Devlet Tiyatroları sahnelerine ilk kez bu sezon taşınan Necip Fazıl Kısakürek’in ünlü oyunu. Oyun, gencecik bir çocuğu haksız yere idam ettiren ağır ceza hâkiminin yaşadığı vicdan azabını ve bu olayın onun üzerindeki etkilerini anlatıyor. İki perde olan oyunun süresi 2 saat 5 dakika. İlk perde oldukça akıcı, tüyleri diken diken eden ve hatta ağlatan sahnelere sahipken ikinci perdeyi daha az başarılı buldum. Yine de Reis Bey seyretmekten mutlu olduğum bir oyun oldu. Sezonun bitmesine çok az kalmışken; durmayın, haydi alınsın biletler!