Oyun Yazarları Serisi: Sahne Sanatı

National Tiyatro, YouTube hesabında yayımladığı oyun yazarları serisinde Simon Stephens, In-Sook Chappel, Evan Placey, Alecky Blythe, Tanya Ronder, Suhayla El-Bushra, Ryan Craig, Lucy Kirkwood, Inua Ellams ve Dawn King gibi isimlerle yaptığı röportajlarda bu yazarların kendi yazma süreçleriyle ilgili yaklaşımlarını tiyatroseverlere sunuyor. Oyun yazmak niyetinde olan, hâlihazırda yazan ama çıkmazda olan ya da oyun yazmaya dair buna benzer birçok şeyi yaşamakta olan yazarlara faydalı olması dileğiyle.‌‌

Yazarlar serinin bu yedinci yazısında sahneleme konusuna değiniyorlar.

Evan Placey‌‌

Yazarken nasıl bir mekân için yazdığınızı unutmamanız lazım. Fakat bir yandan da bazı kısıtlamaların bulunmasının dâhice olduğunu düşünüyorum. Bu sınırlamalar yapılan işleri çok daha yaratıcı hâle getiriyor.

In-Sook Chappell‌‌

Bazı kısıtlamaların olmasını oldukça faydalı buluyorum. Bence en “ürkütücü” şey bir oyun yazmaya başlayıp, istediğin herhangi bir şeyi yapma ya da yazma fırsatının olması. Şöyle bir özgürlük içerisinde olmayı da oldukça faydalı buluyorum: “Oyunda beş tane karaktere yer verebilirim, bu da olabilir, şuna da yer verebilirim ya da kullanabilirim.” Bir de mesela bazen çok da bütçenin olmaması sizi gerçek anlamda yaratıcı olmaya zorlar.

Lucy Kirkwood

‌‌Sahneye koyma sanatıyla ilgili harikulade olan ve de sinema ve televizyondan farklı olan taraf, sahnenin metaforik bir mekân olması. Bununla şunu demek istiyorum: Sahneye bir orduyu taşımak istiyorsanız bunu gayet de yapabilirsiniz ve bunun için de gerçek bir orduya ihtiyacınız yok. Demek istediğim şey; sahneleme sanatının size sunduğu her şeyi kullanabilirsiniz. Mesela sahnede bulunan bir kişi yirmi beş kişinin yerini tutabilir. Kostüm, ses, ışık, hareket, bütün bunlar gerçek anlamda on bin kişiyi kostüme sokmadan bir ordu yaratmanız için size yardımcı olabilir. Bu yüzden de bence sahne oldukça heyecan verici bir mekân. Sahnede birtakım şeyler gerçek anlamlarının ötesinde anlam kazanabilir. Bu da çok heyecan verici!

Tanya Ronder‌‌

Yazarken, bu oyunun nasıl bir mekânda sahneleneceğine dair bir düşüncem oluyor. Bence bu durum oyunun nasıl bir büyüklükte sahneleneceğini etkiliyor. Yani, oyunda kurulması planlanan samimiyeti, diyalogların kalitesini etkiliyor. Oyunun büyüklüğü demek; mesela oyununuz National Tiyatro’da Olivier Sahnesi’nde oynanıyor, o zaman oyundaki karakterler arasındaki uzun ve geniş mesafelerin olup olmayacağına ya da oyunu daraltıp daraltmayacağınıza ona göre karar verirsiniz.

In-Sook Chappell‌‌

Dört tarafta seyircilerin oturduğu çevreli tiyatro sahnesi için bir oyun yazıyorsanız, yazım süreciniz İtalyan sahneye kıyasla daha farklı olacaktır. Yani, mekân sizin yazım sürecinizi kesinlikle etkileyecektir.

Inua Ellams‌‌

Yazarken mekânları kafamda netleştirmiş bir şekilde yazmıyorum. Sadece mekânın neye hizmet etmesi gerektiğini ve oyunda nerede yer alması gerektiğinin bilincinde oluyorum. Fakat mekân ne olabilire dair net fikirlerim olmuyor. Bunun sebebi de tiyatronun iş birliği yapmakla ilgisi olmasından. Bu noktada sahne tasarımcısının yeni fikirler sunması ve sahneye koymak için çabaladığınız bu esere katkıda bulunduğunu hissetmesi gerekiyor. Her bir noktayı düşünmüş bir hâlde oyunu sahnelemeye kalkarsanız, oyunun gelişmesine katkı sağlayacak bir pay bırakmamış olursunuz. Bu, oyunun sahnelenmesi için emek gösteren her bir kişi için çok mühim bir noktadır.

Simon Stephens‌‌

Oyunlarımda gitgide artan bir şekilde tiyatro metinlerinin diğer sanatçıları kışkırtan, harekete geçiren bir hâl alması beni heyecanlandırıyor. Demek istediğim şey; bir oyunun, oyuncuların, yönetmenlerin hayal gücünü canlandırıp onları harekete geçirmek. Oyunlarımda birçok problemle karşılaştığım oluyor çünkü bir şeyin nasıl yapılacağının kesin bir yolu yoktur. İşte benim de sevdiğim şey bu. Prova salonunda bir şey üzerine kafa patlatan insanları görmeyi seviyorum. Bu yüzden de oyunlarımda fiziksel hareketleri yazmamaya dair bir eğilim gösteriyorum. Fiziksel aktiviteye, yönetmene, hareket yönetmenine, oyuncuya alan bırakmak istiyorum.

Dawn King‌‌

Yazma düsturum daima şöyle oluyor: Oyunumu ya da oyunlarımı sahneleyecek insanlara zorluklar çıkarmasını arzu ediyorum. Bununla beraber, yazdıklarınızın performansta nasıl başarılabileceğini düşünmenin değerli olduğu kanısındayım. Mekân konusuyla ilgili, eğer mekânı çok sık değiştirirseniz muhtemelen her mekânı doğal bir şekilde sahneleyemeyeceksiniz. Eğer kısa bir oyun yazıyorsanız sadece tek bir mekâna bağlı kalmak oldukça işe yarayabilir çünkü zaman ve mekânı çok da değiştirmeyerek oyundaki yoğunluğu korumuş olursunuz.

Simon Stephens

‌‌Sinema ve televizyonda inanılmaz hızlı bir şekilde edit uygulanır. Tiyatro metni yazmaya başlayan insanlar da aynı sinema ve televizyon dizisinde gerçekleşen edit hızında sahne yazmaya çalışıyorlar. Sadece sabırlı olun ve hangi mekânın içinde yazıyorsanız, onun içinde uzun bir süre kalıp, öyle yazın diyorum. Tiyatronun avantajı bu insanlarla (oyundaki karakterler) aynı odada bir seferde on, on beş, yirmi dakika kalıp, o anı paylaşmaktır.

In-Sook Chappell‌‌

Bir sahne yazarken, sahne direktifleri oyunu oturtmamda çok işime yarıyor. Mesela karakterleri duygusal olarak tanımlamamı sağlıyor. Örnek olarak, eğer karakterlerden biri cevap vermeyip arkasını dönüyorsa bunu yazmak benim için çok önemli oluyor ve bu benim sahneyi yazmama yardım ediyor. Eskiden oyunculuk yaptığım zamanlarda, yaptığım ilk şey bütün sahne direktiflerinin üstünü karalamaktı. Ama yazar olarak kendim birçok sahne direktifi yazarım. Eğer sizin işinize yaramıyorsa bu direktiflerin üstünü çizmek iyi bir seçenek olabilir.

Tanya Ronder‌‌

Kafanızdaki fikir çok netse, sahne direktiflerini yazmak önemlidir çünkü bazı yönetmenler bu direktifleri görmezden gelirler. Bunları okurlar, böylelikle kafanızda nasıl bir düşünce olduğuna dair net bir fikir edinirler. Sahne direktifleriniz sonu gelmeyen parçalar hâlinde değil de mesela, “Kesinlikle uzun bir es verilmesi gerekiyor.” dediğiniz bir nokta varsa kullanabilirsiniz. İçinizden aynı direktifi yirmi beş kez yazmak geçiyorsa yazmayın. Sadece bir defaya mahsussa ve de yazmanız gerektiğinden de eminseniz, yazın.

Çevirmen: Engin Sefer Dülger