DDX:S4E9 Pınar Güntürkün, Ankara Hukuk-DTCF Tiyatro, AST, Kadıköy Emek Tiyatrosu, Herkes Kocama Benziyor
Pınar Güntürkün’le Ankara Hukuk Fakültesi’nde okurken gönlüne düşen tiyatro aşkından başlayarak bu tutkuyu besleyen büyüten AST kursiyerliğine ve elinden gelenin en iyisini yapma motivasyonuyla heyecanla açtığı yeni kapılardan biri olan Herkes Kocama Benziyor oyununa dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Pınar Güntürkün’e ilettiğimiz sorular şunlardı:
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okurken 4. sınıfta bölümü bırakmanıza sebep olan ve sizi tiyatro okumaya ikna eden gücü sorarak başlamak isterim.
Ankara’da tiyatro sizin için ne anlam ifade ediyor. Gerek DTCF Tiyatro Bölümü’nde okurken gerek AST bünyesinde eğitim alıp sahneyle buluşurken neler hissettirdi bu şehir size, merak ediyorum.
Elbette herkesin tiyatro yapmayı sürdürme motivasyonu bambaşkadır. Peki sizin mezuniyetinizin haftasında İstanbul’a taşınma kararı alıp yıllarca bu uğurda devam etmenizi sağlayan neydi; bunu nasıl dinamik tutar insan, onu da konuşalım isterim.
Sahne üzerinde olmanın yanı sıra kürsünün diğer tarafına da geçmiş, eğitmenlik yapmış biri olarak deneyimlerinizi ve tüm bunların kazandırdıklarını da sormak isterim. Sanırım bu öğrencilik yıllarınızdan beri yıllardır içinizde beslediğiniz bir tutku ki bir söyleşinizde: “Her şeyi yazmışım, bunu böyle anlatırım…” demiştiniz.
Gelelim benim de sizi tanıma şansına eriştiğim, size Afife Ödülü kazandıran Herkes Kocama Benziyor oyununa; ben ilk olarak metinle tanışma hikâyenizi duymak isterim; okurken hissettirdiklerini ve Ayten’e can vermenin sizin için ne demek olduğunu…
Ödüller elbette ki yapılan işin daha da görünür kılınmasına yol açıyor fakat o zamana kadarki fark edilmeme süreci oyuncuyu nasıl etkiler; erişilmesi/ulaşılması gereken bir mertebe midir ödüller yoksa nitelikli azınlığı oluşturan seyirci takdiri tek başına yeterli midir?
Bu oyun özelinde izleyicisi elbette biliyor sizin müziğe olan yeteneğinizi ama biraz bu ilginin kökenin konuşsak ve pek çok sanatın bileşkesi olan tiyatroda size kattıklarını… (Sadece bireysel çabanız mı size bu yetkinliği kazandıran?)
Bizim yayın adımız da olan dördüncü duvar kavramına sizin bakış açınızı sormak isterim; gerek parkta seyirciyi etrafına alan gerek öksürük krizine giren bir seyirciyi hoş bir sözüyle rahatlatan biri olarak cevabınızı bilsem de bir de sizden gerekçesini duymak isterim doğrusu…
Keyifli sohbeti için Pınar Güntürkün’e teşekkür ederiz.