Royal Court Tiyatrosu & Oyun Yazarlığı: Jasmine Lee-Jones

Royal Court bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ve adanmışlıkla yeni yazarlar için hep bir alan yaratmış ve 60 yılı aşkın süredir çığır açan oyunların prömiyerini yapmakla kalmayıp, seçkin oyun yazarlarının kariyerlerine katkıda bulunmuştur.

Oyun yazarlığıyla ilgili bu seride, Royal Court bünyesinde Oyun Yazarlığı Atölyesinde yer almış ya da atölye yönetmiş oyun yazarlarının yazma temrinlerine yer verilecektir. Bu yazarlar Emma Dennis-Edwards, Miriam Battye, Leo Butler, Jasmine Lee-Jones, Rachel De-lahay, Sabrina Mahfouz, Somalia Seaton, Stef Smith ve Rory Mullarkey gibi isimlerden oluşuyor. Yararlı olması dileğiyle.

JASMINE LEE JONES VE YAZMA TEMRİNİ

Jasmine Lee Jones’un ilk oyunu Seven Methods of Killing Kylie Jenner, Royal Court Genç Yazarlar programı kapsamında sahnelendi ve 2019’da Jerwood Upstair’ta kapalı gişe oynadı. Jasmine, Alfred Fagon Ödülü ve Evening Standard Tiyatro Ödülleri kapsamında Gelecek Vadeden Oyun Yazarı ödülüne layık görüldü. Aynı zamanda 2020 Olivier Ödüllerinde aynı oyunla aday gösterildi.

Şu an size bahsedeceğim herhangi birinin gösterdiği bir temrinden ziyade hayranı olduğum bazı tiyatro sanatçılarından yıllara yayılan ilişkim çerçevesinde edindiğim karma tavsiye ve düşüncelerden oluşuyor.

Bu temrine “YAZILMIŞ EN KÖTÜ OYUN” diyorum.

Bir yazar olarak kaygılı olduğum için boşa çok zaman harcadığım sık sık oluyor. Kafamda bu kaygıyla bir oyunu yazabilmem mümkün değil. Böyle kaygılı zamanlarda zihnim işin içine girip her şeyi daha da karman çorman bir hâle getirir. İçimizdeki bu sese tiyatro okulundaki öğretmenim Martin, “Yaramaz piç!” derdi. Bence bu ses yazarken de ortaya çıkıyor. Ben de bu kaygı hissini göz ardı etmek yerine bu kötü düşüncelerle başa çıkmak için bir temrin oluşturup uygulamaya başladım.

Eğer ilk taslağınızı yazıyorsanız ya da henüz hiçbir şey yazmadıysanız ama yazdığınız oyunun özünün ne olabileceği ya da olamayacağına dair bir fikriniz varsa bu terim sizler için çok faydalı olacak.

Kronometreyi 3 dakikaya ayarlayın. Bu süre içerisinde oyununuzda aksi gitme ihtimali olan her şeyi yazın. Klişeleri, hikâye akışındaki tutarsızlıklar, kötü yazılmış diyaloglar ya da aklınıza gelen herhangi bir şeyi rastgele yazın. Ne kadar çoksa o kadar iyidir.

Kronometre durduğunda derin bir korku nefesi alın ve nefesinizi verdiğinizde tüm bu korkunun yok olduğunu düşünün.

Şimdi başlayabiliriz. Neler yazdığınıza bir bakın ve göze çarpan herhangi bir ifadeyi, kelimeyi ya da satırı seçin. Eğer hoşunuza giden birden fazla ifade olursa bire indirin.

Kronometreyi bu sefer 6 dakikaya kurun. Şimdi de seçtiğiniz bu kelime ya da cümleye dayanarak aklınıza ne geliyorsa yazın. Bitirdiğinizde bu size bir diyalog ya da sahnede gerçekleşen bir muhabbet gibi hissettirebilir. Ama olmuyorsa da kendinizi zorlamayın. Çünkü bu zaten yazma arzunuzun peşinden gidip ortaya nelerin çıkabileceğini keşfettiğiniz devamlılık arz eden bir çalışma.

6 dakika bittiğinde yine derin bir nefes alın ve verin. Yazdıklarınıza bir göz atın. Tamamen safsata olduğunu düşünebilirsiniz ama sevdiyseniz kesinlikle oyunda kullanın! Eğer yazma arzunuz daha da devam ediyorsa, hatta belki de daha yapılandırılmış bir şekilde, yazmaya devam edin!

Eğer yoksa yazabileceğiniz en berbat şeyi zaten yazdığınızı kabul ederek artık asıl yazmak istediğiniz konuya başlayabilirsiniz.

Kaynak:

Çevirmen: Engin Sefer Dülger