Royal Court Tiyatrosu & Oyun Yazarlığı: Sabrina Mahfouz

Royal Court bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ve adanmışlıkla yeni yazarlar için hep bir alan yaratmış ve 60 yılı aşkın süredir çığır açan oyunların prömiyerini yapmakla kalmayıp, seçkin oyun yazarlarının kariyerlerine katkıda bulunmuştur.

Oyun yazarlığıyla ilgili bu seride, Royal Court bünyesinde Oyun Yazarlığı Atölyesinde yer almış ya da atölye yönetmiş oyun yazarlarının yazma temrinlerine yer verilecektir. Bu yazarlar Emma Dennis-Edwards, Miriam Battye, Leo Butler, Jasmine Lee-Jones, Rachel De-lahay, Sabrina Mahfouz, Somalia Seaton, Stef Smith ve Rory Mullarkey gibi isimlerden oluşuyor. Yararlı olması dileğiyle.

SABRINA MAHFOUZ

Sabrina Mahfouz oyun yazarı, şair, senarist ve performans sanatçısıdır. 2019’da Rory Mullarkey ile Oyun Yazarlığına Giriş atölyesini yönetmiştir. Royal Court Tiyatrosunda A History of Water oyunu hem sahnelenmiş hem de radyo tiyatrosu olarak hayata geçmiştir.

Sabrina, Royal Society of Literature üyesi olarak seçilmiş, yazarlık alanında ilham veren bir değişime vesile olduğu için 2018’de King’s Alumni Arts & Culture Ödülüne layık görülmüştür.

Şiir kategorisinde Sky Arts Academy Ödülü, Yeni Oyun Yazarları alanında Westminster Ödülü, En İyi Drama kategorisinde BBC Radio & Music Ödülü ve Edinburgh Fringe First Ödülüne layık görülmüştür.

YAZMA TEMRİNİ

Oyunlar illaki alt metne ihtiyaç duyar. Fakat Britanya tiyatrosunda olduğu kadar mı? Bence bu; iyi bir oyun yazabilmek için olmazsa olmaz bir şarttan ziyade öznel bir durum. “İyi” bir oyun dediğimizde zaten öznel oluyoruz.

Çoğu insanın takıldığı kadar bu alt metin gerginliği benim için önemli değil fakat tabii ki işin teknik kısmını beğeniyorum ve yaratılan oyunun üslubuna göre buna ne kadar da ihtiyaç duyulabileceğini anlıyorum.

Benim deneyimim belli insanların hayatın içinden geçtikleri belli alanlarla ilgili. Ne demek isterlerse kesinlikle onu söylüyorlar ve dramatik durum da hayatın bu gerçeklik durumlarıyla başa çıkmaktan meydana geliyor.

Herhangi oyun yazarlığı kitabının ya da kursunun size söyleyebileceği şeylerin aksine bu küçük egzersiz kuralları çiğnemenin çok gerekli olduğu bu zamanlarda alt metni unutmanızı sağlayacaktır.

1. Bir şarkı açın, herhangi bir şarkı.

Şarkı devam ettiği sürece gözünüzün önüne tanıdığınız ya da tanımadığınız gerçek veya hayali birini getirin. Fakat her neredeyseniz dinlediğiniz müziğin sesi o kadar yüksek ki o kişiye istediğinizi söylemekte özgürsünüz ve haliyle diğer kişi de ne dediğinizi duyamayacak. Bu zamana kadar söylemek istediğiniz – iyi, kötü, çirkin/kaba her şeyi bu kişiye söyleyin. Fakat cümle ortasında olsanız bile şarkı bittiğinde siz de durun.

1.1. Şimdi tamamen farklı bir şarkı seçin.

Şarkı devam ettiği sürece yukarıdaki durumun tersini düşünün. Karşınızdaki kişinin size (gerçek siz, kurguladığınız siz veya her ikisinin birleşimi) söyleyecek çok şeyi var. Fakat müzikten dolayı sizin onu duyamadığınızın farkında. Bu kez bu kişiye söylenenlerin en azından bir kısmının iyi şeyler olmasına gayret edin ve şarkı bitene kadar bu kişi olarak tekrar yazın.

Yazarken bir defaya mahsus “akıllı” olmaya çalışmayın. Bu aktivite normalde asla söylemeyeceğiniz şeyleri ortaya çıkarmaya dair bir bilinç akışı fakat şimdi her iki taraf da her şeyi söylediğine göre saklanma, yumuşatma ya da sansür hiç yok. İki taraftan elde ettiğiniz bazı düşünceler ya da replikler aslında neye dair yazmak istediğinizi ortaya çıkarabilir. İhtiyacınız olanı kullanıp istediğiniz kadar çok ya da az alt metin ekleyebilecek şekilde elinizdeki metne şekil verebilirsiniz.

Kaynak:  https://royalcourttheatre.com/playwriting/writing-exercises/sabrina-mahfouzs-writing-exercise/

Çeviren: Engin Sefer Dülger