Gölgelere Saklanmış Korkular: Gölge Ustası

“Bir kadını anlatır masalcı, her gülüş bir taşınmadır, odalardan odalara…”

Gölge Ustası oyunu, Ankara DT’den sahneye sunulmuş Yeşim Dorman’ın ince kaleminden çıkmış bir eser. Eser, Yeşim Dorman’a 1973 yılında Sanat Kurumu Övgüye Değer Yazarlar Ödülü’nü kazandırıyor. Dorman, karakterlerin iç dünyalarına öyle güzel dokunuyor ki izleyenin eseri tamamen benimsemesini sağlıyor.

Rejisör koltuğunda Sinan Pekinton hünerlerini sergilemiş. İmzasını attığı her oyun gibi, Gölge Ustası oyununu da oldukça başarılı bir şekilde izleyiciye sunmuş. Sahnenin atmosferinin yükseleceği yerleri ince ince hesaplamış ve buna fazlasıyla uymuş. Elbette atmosferi yansıtmakta ışık tasarımını yok sayamayız. Gölge Ustası için ışık, diğer oyunlardan daha fazla ön plana çıkıyor. Gölgeleri yansıtmak, ışığı karakterin duygusuna göre ayarlamak ve sahnenin yapısını korumak büyük önem taşıyor. Işık tasarımında Zeynel Işık, ışık kumandasında da Gökhan Takış işinin hakkını vermiş.

Dekor bir tekli koltuk, bir eski iskemle ve arkada görünen eski bir radyodan oluşuyor, bir de satranç takımı… Metnin sürekli tam ortasında olan, taşlarından bazıları kaybolmuş satranç takımı ailenin babasız kalınca dağılmış olmasını temsil ediyor. Kayıp satranç taşlarının yerine düğmeler koyuluyor. Ölen babanın yeri hep bir şekilde doldurulmaya çalışılıyor fakat bu hiçbir zaman başarılamıyor.

Musaver Hanım rolünde Aysel Kara, eşini kaybetmiş ve hayatla hâlâ mücadele eden bir kadını kusursuz canlandırmış. Tardu rolünde ise Arsal Mazmanoğlu, bir bodrum katında sürüp gitmekte olan hayatlarına adapte olmaya çalışan bir ailenin erkek çocuğuna hayat veriyor. Kız kardeşinin sürekli evden uzaklaşmalarına dayanamayan ve bunun için sürekli yakınan bir karakter. Elbette onun da hayattan beklediği bir mucize kalmamış; yalnızca yaşamaya çalışıyor, günü kurtarıyor. Seniha rolünde Senem Topkaya, şizofreni hastası bir genç kız olarak sahneye çıkıyor. Evin küçük kızı… Her gün deniz kenarında bir parka kaçıp orada oturuyor ve bazen eve çok geç dönüyor bazen de dönmüyor…

Seniha orada gölgelerle konuşuyor…

Seniha’yı eve bırakmak üzere gelen Cengiz karakteri ise Berkay Veli ile can buluyor. Bir ressam olan Cengiz, ailenin sıradanlaşmış ve karanlık hayatına geçici bir renk katıyor.

Seniha’nın gölgelerle konuşması, onlarla yaşaması ışıkların azalmasıyla beraber gerçekleşiyor ve aile bireyleri de bu gölge oyununun birer kahramanı oluyorlar.

Oyunun sahnesinde açığa kavuşmayan bir konu var ki, burası oldukça kilit. Cengiz, Seniha’yı görmek için bahaneler buluyor, onun saflığından etkileniyor. İzleyen bu duyguyu oyun sonuna kadar sezebiliyor. Fakat Cengiz, oyun boyunca Seniha’nın,“Beni seviyor musun?” sorusunu cevapsız bırakıyor. Oyunda bu kısmın ucu açık bırakılmasının sebebini eseri okuduğumuzda açık bir şekilde anlıyoruz: Cengiz ve Tardu arasında aslında geri planda kalmış bir çekim var.

Hayatında yaşadığı bütün acıları satranç oynayarak silmeye çalışan Tardu, Cengiz’i oldukça etkilemiş gözüküyor. Sahnede yoğun bir enerjiyi tutuyorlar fakat açıkça bir izlenim sunulmuyor. Tardu, Cengiz’in kardeşini inciteceği düşüncesiyle oyun boyunca öfkesini koruyor ve izleyene hissettiriyor. Musaver Hanım ise, Cengiz’in kızını biraz olsun mutlu etmesine izin veriyor. Bu mutluluğun kısa süreceğini bilse de…

Senem Topkaya, Seniha’yı yansıtmakta ustaca davranıyor. Onun heyecanlarını, üzüntülerini, korkularını titizlikle oynuyor. Oyunun belli kısımlarında çocuksu ruhunu kenara bırakıp atmosferi öyle iyi yükseltiyor ki oyunculuğuyla izleyeni tutuyor.

Berkay Veli ise bütün ailenin hayatını değiştirecek kişi olmanın getirdiği rolü oldukça iyi üstleniyor. İzleyenin kafasında en çok soru işareti bırakan karakter olmasıyla beraber oyunun ilerlemesinde de rolü büyük.

Oyuncuları ve bütün kadrosuyla Gölge Ustası oyunu, vakit kaybetmeden izlenmesi gereken bir oyun. Perdeler kapandığında izleyiciler sorularla baş başa kalıyor ve sahnenin ışıkları sönse bile heyecanı asla dinmiyor.